12 Eylül 2010 Pazar

Çift Kişilik Embesil Takımı vol.3


Farklı bir gündü... Paramızın olmadığı bir gündü... Ama yine de evde durup sıkılmak yerine, paramız olmadan dışardaki insanları süzüp, haklarında yorumlar yapmayı tercih etmiştik. Akıl almaz ve olaylı bir şekilde kendimizi dışarı attıktan sonra "Bugün ne yapalım yaağ?" derdine düştük. Fakat bunun pek bi önemi yoktu, çünkü biz birlikteyken mutluyduk. Her şekilde eğleniyorduk.

Mal mal otobüs durağına yürümeye karar verdik. Fakat bu sefer farklı bi yoldan. Gittiğimiz yolun üstünde bir de küçük çaplı bir alışveriş merkezi vardı. "Zaten paramız yok. Girelim de zaman geçsin anasını satayım." edasıyla alışveriş merkezine girdikten sonra mal mal reyonları dolaşmaya başladık. Scizhy'nin aklına bir fikir gelmiş olmalıydı ki çekinerekten ve üstüne heycanlanaraktan bana doğru yaklaşmaya başladı ve : " Nuut. şunlardan yiyelim mi?" dedi. O an beni şeytan dürtmüş olucak ki "Yiyelim ulan!" dedim. Bir elimde enerji içeceği diğer elimde bi kaç poşet ile "Alışveriş yapıyorum. Kan şekerim düştü. Ay şunu içiyorum, iyi geliyor inanır mısın?" edasıyla insanların gözlerinin içine baka baka ilerliyorum reyon reyon. Fakat öyle anlar oluyor ki Scizhy bizi yakalatıcak diye pek bi korkuyorum. Kendisi heyecanlı bir kişiliğe sahip olduğundan heran yakalatabilme potansiyeline sahip. Tamam. Bende heyecanlıyımdır ama yani tehlikeli derecede değil. Neyse o gün olaysız bi şekilde bitti. Günün sonunda içimde garip bi pişmanlık ve "Cehenneme gidicem ulan!" korkusu vardı ama yine de bu işten zevk almıştım sanırım.

Ertesi gün yine böyle gezerken ufukta aniden bir 3M'li "Migros" gözüktü. Ayaklarımız biz istemesekte oraya doğru yöneldi. Yine reyonları gezerken promotörün biri "Efendim, bu çiğköftemiz yeni. Gerçekten çok lezzetli. İsterseniz en küçük boyundan verebilirim..." derken Scizhy birden "Alalım" dedi. Ben "Noluyor lan?!" ifadesiyle onun gözlerinin içine bakarken o elinde küçük boy çiğ köfte paketiyle ilerledi en sakin reyona doğru. Orda birden çiğ köfteyi garip şekiller eşliğinde yemeye başladı. Ne yalan söyliyim o kadar canım istemişti ki karşı koyamadım. Bende yemeye başladım. Ayriyetten yerken de "Scizhy, öbür tarafta bunun cezasını sike sike ödiyeceğiz. Biliyorsun dimi?" diye sayıklıyordum. "Tamam. Bunu yedik, bitti. Şimdi sakince burayı terk edebiliriz." derken birden kendimi çikolata reyonunda buldum. Scizhy, elinde en pahallı ithal çikolatayla yanıma geldi, açtı ve yemeye başladı. Nedense o gün, herşey gözüme mükemmel gelmeye başlamıştı ki ona da eşlik ettim. Allahtan bu sondu. Bu sefer de ben bi kurnazlık yapıp "Bebek Bezleri" reyonuna gittim. Şans bu ya. Orda ki en güzel ıslak mendili açıp elimi silmeye başlıyordum ki reyon arasından sarı kıyafetli güvenlik görevlisi adeta bir güneş gibi açıverdi. O an başımdan kaynar sular dökülmekle kalmayıp, haşlandığımı da hissediyordum. Elimde ıslak mendil, koşar adımlarla ilerlerken çaktırmadan güvenlik görevlisini izliyorum. Herifin benim açtığım ıslak mendile doğru yönelişini gördükçe gördüğüm beyaz ışık sanki daha da yoğunlaşıyor. Hatta ve hatta o ıslak mendilin kapağını açıp, telsizine doğru bişeyler söylerken görünce o beyaz ışık eşliğinde adama gidip "Abeyy, ben ettim sen etme. Köpeğin olam. Neyse parası vereyim, aramızda kalsıııın abeey." diyesim geliyordu ki Scizhy kolumdan çekip beni çıkış kapısına doğru yöneltti. O kapıya yaklaştığımda sanki tüm güvenlik görevlileri önümüzü kesip, "Hırsızlaaar!" diye bağıracaklarmış gibime geliyordu. O mağzanın kapısından çıktığımda o kadar rahatlamıştım ki anlatamam. Hayatta en çok korktuğum zamanlardan bir tanesiydi. O günden sonra bir daha(çokçok zor bi durumda kalmadıkça) böyle bir şey yapmamaya yemin ettim...

Bu yaşananlar zor... Bi daha yapmayı düşünmek çok daha zor ve ürkütücü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlara da Bakmak İsterseniz :

Related Posts with Thumbnails